28 Ocak 2009 Çarşamba

Beni Bu Havalar Mahvetti


Beni bu güzel havalar mahvetti,
Böyle havada istifa ettim
Evkaftaki memuriyetimden.
Tütüne böyle havada alıştım,
Böyle havada aşık oldum;
Eve ekmekle tuz götürmeyi
Böyle havalarda unuttum;
Şiir yazma hastalığım
Hep böyle havalarda nüksetti;
Beni bu güzel havalar mahvetti
Orhan Veli KANIK

Barcelona #2


Onlar gelene geçene 4-5 atadursun, İspanya merkezli bir bahis şirketi şimdiden Barcelona'yı şampiyon ilan etmiş, yıl sonu şampiyonluğu için Barcelona'ya oynayanlara, paralarını ödemeye başlamış. Buna doğmamış çocuğa don biçmek mi denir, yoksa dereyi görmeden paçayı sıvamak mı? bilmiyorum ama, futbol tarihi büyük çöküşlerle doludur, benden söylemesi..

Alanzinho


Yıllar önce Muhammed Zidan adlı futbolcu Beşiktaş'a tavsiye edilmişti. Ardından adamın golleri televizyonda yayınlanmış, yanılmıyorsam Ahmet Çakar, 'bu adam böyleyse gerçek Zidane'dan bile iyi' demişti. Sonra Beşiktaş bu transferi yapmamış, eleştiriler almıştı. Sinan Engin eleştirilere cevaben; 'Bu adamın menajerinden başka maç kasetlerini de istedik yollamadı, biz de güvenemedik elimizdeki görüntülere, o yüzden transfer etmedik' demişti. Zidan Beşiktaş'a gelmedi, Almanya'nın irili ufaklı birkaç takımında oynadı, vasat kariyerini hala sürdürüyor. O zaman gösterilen gollerini pek göremedik sonraları.

Alanzinho transferi olunca ve onun youtube benzeri sitelerde gollerini görünce bir anda bu anı geldi aklıma. Stabaek takımını birkaç defa duymuştum, ama hiçbir maçını izlemedim. 26 yaşına gelmiş bir futbolcuyu Norveç liginden alıyorsanız (hele bu adam Brezilyalıysa) riski de beraberinde alıyorsunuzdur. Bu adamı kim izlemiş, kaç maçını izlemiş çok merak ediyorum. Yoksa sadece birkaç maç kaseti mi izlenmiş? Zaten adam bu golleri her zaman atabiliyorsa çok değil, 2 sene sonra Avrupa'nın iyi takımlarından birine transfer olur. Marcelinho gibi bir adamın bile oynayamadığı Trabzon'da Alanzinho neler yapar yakında görürüz. Çok yakında..

26 Ocak 2009 Pazartesi

Barcelona #1


Numancia maçında çok zorlandılar gibi gözüktü. Ona rağmen 4-1 kazandılar. Gerçi 4 fark tahminimiz tutmadı ama yine de ne kadar güçlü olduklarını gördük. Real Madrid'in bu hafta zorlandığı Deportivo'yu 'beş'lemişlerdi geçen hafta. Messi-Henry-Eto'o yine iş başındaydı.

Davor Vugrinec


Bu akşamki Fenerbahçe-Trabzon maçındaki Colman'ı izledikten sonra onun değerini bir defa daha anlıyoruz. Davor Vugrinec, bence Trabzonspor'a gelmiş en iyi yabancılardan biriydi. İtalya'ya gitti, orada da zaman zaman iyi performans sergiledi. Sonra yaşı ilerlemeye başlayınca tekrar ülkesine döndü, şu anda NK Zagreb takımında oynuyormuş. Bir defa daha sevgilerimizi gönderelim.

24 Ocak 2009 Cumartesi

Dexter


Lost'suz günlerimde iyi bir arkadaş olmuştu. Birinci sezonu bitirmiş olmanın bilgiçliğiyle söylebilirim ki, beklediğimden daha iyi bir dizi. Bu kadar kanlı bir dizide mide bulandıran hiçbir sahne yok neredeyse.. Aksine, açılış jeneriğini her izleyişimde karnım acıkıyor.. Böyle de bir dizi yani.. Şiddetle tavsiye ederim izlememiş bünyelere.. Şiddetle tavsiye edenlere de teşekkürlerimi sunarım içtenlikle.

Barcelona vs. Numancia


Barcelona, son yılların en karşı konulmaz takımı görünümünde. Özellikle ilk yarım saatteki oyunları sayesinde, rakiplerini gol yağmuruna tutuyorlar. Maç başına 3 gol ortalamasını geçen bir takım Barça. Messi-Eto'o-Henry üçlüsünden tutun, Xavi-Iniesta gibi iki orta sahayı ekleyin, Abidal ve Dani Alves'i harmanlayın içine, alın size müthiş bir hücum gücü. Şampiyonlar Ligi'ni kazanır mı? Henüz bir İtalyan takımıyla (mesela Juventus) veya Liverpool'la oynamadığı için birşey diyemiyoruz elbette.

Bugünkü maç ise, bu sezon ligde Barcelona'yı yenen tek takım Numancia'nın onur mücadelesi olacak. Alacakları bir puan bile rüya kıvamında olur gerçekten. Şansları var mı peki? Elbette mucizelere futbolda yer vardır, ancak an itibariyle pek olası gözükmüyor. Tahminim 4 fark ve üstü.

23 Ocak 2009 Cuma

Ve başladı..


Sonunda uzun bekleyiş bitti. Çok iyi bir sezon açılışı yaptı Lost.. Bir dizi daha 1. dakikadan itibaren ters köşe yapmaya başlar mı? Çok çok iyiydi..

20 Ocak 2009 Salı

Takalar


takalar geçiyor allı yeşilli
takalar geçiyor dümenleri lâzlı
takalar geçiyor en nazlı
yelkenlilerden de güzel

güvenli sularda işsiz dönenen
gezi yelkenlerinden çok duyarak denizi
takalar geçiyor enginlere
yamalı göğsünü gere gere

takalar geçiyor yükle yürekle
takalar geçiyor emekle dolu
günlük güneşlik kıyılarından kopmuş
denizlerde Anadolu

kıyılar kadın olmuş
açılır gider erkeği
takalar takalar toprağın
denizde çarpan yüreği


Bülent ECEVİT

19 Ocak 2009 Pazartesi

Batugol #2


Bu çocuk ya aptal, ya da bir fenomen. Tamam gençsin, biraz şımarıksın da, ama her önüne gelen mikrofona da konuşma be Batu. Kendileri buyurmuş; Beşiktaş bu sene şampiyon olamaz, ben oynasam 16 maç en az 12 gol atarım, falan filan. Birgün Beşiktaş'a döneceğini (ya da dönebilme ihtimalinin olduğunu) Batuhan hatırlasın artık. Ya da birileri hatırlatsın ona..

Türkiye Kupası


Acaba Dünya'da başka ülkelerde var mıdır? Bizdeki kadar yeteneksiz ve basiretsiz yöneticilerin yönettiği kurumlar. Hemen her yerde yöneticiler işlerini Dünya standartlarının çok altında yapıyorlar. Yurtdışından alınan güzel uygulamalar, ne yapılıp edilip saçma sapan durumlara düşürülüyor.

Ben küçükken adı Federasyon Kupası'ydı. Gerçi o zamanlar Başbakanlık Kupası, Cumhurbaşkanlığı Kupası ve TSYD kupası da vardı ya neyse.. Federasyon Kupası oldu Türkiye Kupası. Sonraki yıllarda bir banka sponsor oldu buna, kazanana para ödülü verilip daha cazip hale getirilmeye çalışıldı. Sonra UEFA kupası tarzı bir uygulamayla, lig statüsüne geçirildi. Güçlü takımların seri başı olduğu, araya 2.lig takımlarının sıkıştırıldığı gruplar oluşturuldu. Buraya kadar herşey normal.

Ancak bugünkü kuralarda da görülebileceği üzere çeyrek finallerden sonra işler abuk sabuk bir hale geliyor. Dünya'nın hangi ülkesinde vardır ki; aynı gruptan çıkan takımlar hemen sonra birbiriyle eşleşir? Grup 1. 'leri birbiriyle nasıl eşleşir? Ve daha da ilginci büyük takımlar nasıl bir tesadüftür ki birbiriyle eşleşmez? Sanki burada bir kura yok ta, elle yapılan bir eşleştirme var..

Yazık ki ne yazık..

Merak edenler için eşleşmeler :

Galatasaray - Sivasspor

Fenerbahçe - Bursaspor

Antalyaspor - Beşiktaş

Denizlispor - Ankaraspor


17 Ocak 2009 Cumartesi

150 Milyon Euro



Sadece Türk basınında mı oluyor böyle sululuklar, yoksa her ülkede benzer durumlar yaşanıyor mu? Kaka'nın Man.City'ye transferi iddiası futbol dünyasını alevlendirirken, Türk basınının 'Transferin Kaka'sı çıktı' tarzı başlıkları midemi bulandırıyor.
Kaka, şahsi kanaatime göre, şu anda Dünya'nın en iyi futbolcusu. Messi kadar gösterişli, Cristiano Ronaldo kadar golcü değil ama, Dünya'nın en zorlu liginde yıllardır parıl parıl parlıyor. Kaleye diklemesine yaptığı driplingler, milimetrik paslar, yüksek fizik gücü ve tabi ki isabetli ve sert şutlar, Kaka'yı beğenmek için en önemli sebepler belki de.

Hiç kimse Milan'ın onu satacağını düşünmüyordu ama Milan onu satabileceğini söyledi. 150 milyon euro ortada bahsi geçen miktar. Bu civardaki paraya Kaka satılır mı? Elbette satılır. Inter, Arsenal 'de oynasaydı Kaka zaten 1-2 yıl önce gitmişti başka bir takıma. Çok daha az bir paraya hemde. Fakat mevzubahis, son 40 yılda 4 kaptan değiştiren, ortalama emeklilik yaşının 37 civarında dolaştığı, vefakarlığın bir yönetim biçimi olduğu Milan olunca, onu ancak böyle bir paraya satın alabiliyorsunuz. Yaşlı Milan savunmasını güzel bir revizyondan geçirmek için yeterde artar bir para 150 milyon euro.

Peki bu transfer Man.City'ye ne yarar sağlar? Şu anda pek fazla birşey değil belki. Ama bu transfer, bir sürecin başlangıcıysa, önümüzdeki 3-4 senede çok eğlenceli işler görebiliriz. Nasıl olsa, şeyhte para çok...

Şafak 4

Lost'ta 5. sezonun başlamasına sadece 4 gün kaldı. İki bölümlük sezon açılışını büyük bir heyecanla bekliyoruz.


Bu arada Charlie, 5. sezonda da görünecekmiş. Eski dost düşman olmaz değil mi?

8 Ocak 2009 Perşembe

Batugol


Genç futbolcular, hangi ülkede ve takımda olursa olsun bana heyecan verir. Genç yetenekler, giderek robotsal bir yapıya bürünen futbolu gizemini korumasını sağlıyor kanımca.

İlk kez 15 yaşında, Man.City tarafından izlendiği haberi gelince abartılı bulmuştum. Ama daha sonra 'potansiyelini' görünce Man.City'ye hak vermemek elde değil. Batuhan Karadeniz, Beşiktaş gibi, son 3 yıldır, teknik ve yönetimsel istikrarsızlığın abidesi olan bir takımda olmasına rağmen, farkedildi ve kendini gösterdi. Üstün fiziği, hava toplarındaki sezgi gücü ve zamanlama yeteneği sayesinde, gelecek 15 yılda Türk futbolunun en önemli futbolcusu olabilir. Bazen patavatsız gibi görünen açıklamalarını çok sevmiyorum ama onu acımasızca eleştiren, futbol kaşarı yorumcuların ona dediklerini görünce dudağım uçukluyor. Unutmayalım ki, bu 'çocuk' henüz 17 yaşında. Eleştirenler dönüp, 17 yaşında nerelerde olduklarını bir hatırlasınlar.

Birkaç ünvanı ;

* Türkiye 1. liginde (süper lig) en genç forma giyen futbolcu
* Türkiye 1. liginde (süper lig) gol atan en genç futbolcu
* Türkiye Milli Forması'ın giyen en genç oyuncu.

3 Ocak 2009 Cumartesi

Eurovision-2009

Ben küçükken milli azap kaynağımız olurdu Eurovision yarışmaları. Genelde sonlarda yer alır, sanki bu yarışmaya formalite icabı katılıyormuşuz imajı verirdik. Birgün gelip te bu yarışmayı kazanacağımız aklımıza bile gelmezdi.

Ancak herşey 1997'de Şebnem Paker'le değişti. Özellikle telefon oylarının belirleyici rol üstlenmesiyle, Almanya, Hollanda, Belçika gibi Türk nüfusun fazla olduğu ülkelerden tam puanlar almaya başladık ve üst sıralara tırmandık. Bize ait ama bir o kadar da Avrupa'lı 'Dinle', 3. olarak bir anlamda şeytanın bacağını kırıyordu.

Ondan sonra gelen birkaç yıl tekrar eski günlere dönülmüştü. En sonunda TRT doğru şifreyi bulmuştu. İngilizce bir şarkı, arada Türk ezgileri ve dansı ve popüler bir şarkıcı. Everyway That I Can ile Sertab Erener, 2003 yılında Türkiye'ye ilk birinciliği getirmişti. Gerçekten de güzel şarkı ve sahne gösterisiyle birinciliği haketmişti Sertab.




Ertesi yıllarda yine ilk sıralara oynayan bir Türkiye vardı. Bu sene ise TRT yine iddialı. Hadise gibi Avrupa'da yetişmiş, şarkı söylerken dil farkı belli olmayacak ve tabi ki sahne performansı çok iyi olan biriyle katılmak zekice. Şarkı ise, 'ortalama' demek yeterli. Ancak, Eurovision'da bu tip şarkılar, iyi sahne şovlarıyla ilk 5'e giriyor.

Tabi ki bir de olayın siyasi boyutu var. Bazı durumlarda ne kadar güzel şarkıyla katılırsanız katılın, birinciliği vermiyorlar size. Balkan ülkelerinin müthiş ittifakıyla, artık ilk 3, bu ülkelerden çıkıyor. Bu da Eurovision'un bence çirkin yüzü.

Söylemeden geçemeyeceğim; şu ana kadar katılan ve kazanan en iyi şarkı Lordi 'den 'Hard Rock Halelujah'tır.


1 Ocak 2009 Perşembe

Tandoğan, Sağa Çek


İlk önce inanamadım okuyunca. %90 Beşiktaşlının birkaç yıldır beklediği haberdi o. Ali Tandoğan gönderilmişti. Geldiğinden beri hiçbir Beşiktaşlının kanı ısınmamıştı ona. Koşar, çabalar gibi gözükür ama orta yapamaz, şut çekemez, savunma yapamaz, kafa vuramaz, adam geçemez, gol atamaz, kısacası hiç birşey yapamazdı. 3,5 yıldır birşekilde Beşiktaş'ın sağ kanadında oynayan bir adam, hazırlık maçlarında bile olsa Milli Takıma en az bir defa seçilirdi, o seçilemedi. Beşiktaş formasıyla oynadığı ilk maçta (K.Erciyes maçı) 10. dakikada yan hakeme küfrettiği için atılan bu adamı, o gün yollamayanlar büyük suçlular bence.
Giderken açıklamalar yapmış, neden tribüne çağrılmadığını kendi açıklamış aslında. Yolun açık olsun Ali. Keşke bir iz bırakıp da gitseydin Beşiktaş'tan..

Nihayet (!)


Tayyip Erdoğan nihayet açıkladı Ankara adayını. Melih Gökçek yine aday, 4. defa başkanlık için yarışacak. Gariptir, bugün haberlerde Gökçek'i sinir bozucu gülümsemesiyle görmedim. Garip ama gerçek.. Her mutluluk, bir başkasına mutsuzluk verir mi? Bu sefer verdi herhalde. Keçiören Belediye Başkanı Turgut Altınok, buruk karşıladı olayı. Beklentisi yüksekti herhalde. Biraz da medyanın gazına gelmiş olabilir.

Diğer tarafta ; Karayalçın bu olayı memnuiyetle karşıladı sanki. 15 yılda çok yıpranmış, partisi tarafından bile tam anlamıyla güvenoyu alamayan, Kılıçdaroğlu karşısında çaptan düşen Melih Gökçek'i herhalde hiçbir zaman bu kadar zayıf yakalayamaz Murat Karayalçın.

Galatasaray'ın Önlenemez Forvet İsteği


Galatasaray, bugün itibariyle ligin en çok gol atan takımı (38). Maç başına 2,38 gol ortalamasıyla oynarken, yedekte bekleyen Nonda ve Ümit Karan gibi iki forvet varken bir takım neden Makukula gibi 2. sınıf bir forveti listesine alır?

2 Yanıt var :

1- Bunlar tamamen veya kısmen güzide basınımızın uydurmaları

2- Yedekte bekleyen forvetlere (özellikle Ü. Karan'a) yol verilecek, alternatif aranıyor.

Şaşırarak izliyoruz...