29 Mart 2009 Pazar

Sergio Ramos


Elin yumruğunu yemeyen kendininkini balyoz zannedermiş. Gökhan Gönül'den bir yaş küçük olan bu Sergio Ramos, iyi bir sağbekten bile çok daha iyi sağbeklerin olacağını gösterdi. İbrahim Üzülmez ve Arda'nın kontrol ettiği sol kanadımıza tecavüz eden bu adam, bizim tüm futbolcularımızdan daha çok pozisyona girdi maç boyunca. Rakipte de olsa hayran olmamak elden değil. Hani meşhur bir spiker incisi vardır; on micheal gelse kurtaramazdı, bu maçta da on tane üzülmez, on tane turan gelse kurtaramazdı herhalde.

28 Mart 2009 Cumartesi

Son Ada


Bir solukta okunan, sade anlatımıyla okuyucuyu yormayan, basit kurgusuna karşın çok tanıdık gelen hikayesiyle kendini sevdiren çok güzel bir kitap Son Ada. Zülfü Livaneli'nin bu son kitabı Remzi Yayınevi'nden çıktı. Şiddetle tavsiye ederim..

İspanya vs. Türkiye


Maçtan sonra oynanan oyun hakkında konuşmak kolay. Şu yanlış yerde oynatıldı, şurada hata yapıldı gibisinden yorumlar işin kolayına kaçmaktır bence. Sıkıysa maçtan önce konuşun da görelim diyorum ve başlıyorum;

Bir kere İspanya şu anda Avrupa'nın en formda takımı. Belki İngiltere'yle beraber de diyebiliriz ama gerçekten sistemlerini oturtmuş durumdalar. Bir milli takımda sistem oturtmak büyük başarıdır bence. Yaş ortalaması 26-27 olan İspanya milli takımı Dünya Kupası'nın da favorilerindendir bence. Dünya'nın en iyi 3-4 kalecisinden birisi (Casillas), Dünya'nın en iyi 3-4 sağ bekinden biri (Sergio Ramos), Dünya'nın mevkisinde en iyi 3-4 adamından biri (Xavi), Dünya'nın yardımcı santrafor (Arif Erdem'in yaptığı görevi düşünün) bölgesinde bence Dünya'nın en iyisi (David Villa) ve Dünya'nın en iyi 3-4 santraforundan birisi (Torres) kadrosunda bu takımın. Futbolunda biraz Barcelona, biraz Real Madrid esintileri gördüğümüz İspanya'ya karşı şansımızın çok fazla olduğunu söylemek -en azından rakip saha için, oldukça iyimser bir tahmin olur bence. 2,5 yıldır yenilmeyen bir takımı yenmek gerçekten de kolay değil. Bence en önemli sorun ; David Villa. Onu durdurursak şansımız biraz daha yüksek olur kanımca.

Bize gelirsek; Hakan Balta ve Emre Aşık 'lı bir savunma hattı, Galatasaray'daki gibi bir performans sergilerse; İspanya'nın bugün şov yapma ihtimali de var. 4 hücuma dayalı adamla başlayacağımız maç, bence; ya fark yiyeceğimiz bir maç olur, ya da en kötü ihtimal gollü beraberlik alacağımız(hatta yeneceğimiz) bir maç olur. 1-0, 2-1 gibi bir sonucu beklemiyorum açıkçası.

17 Mart 2009 Salı

Yoğunluk

İşlerimin yoğunluğu nedeniyle bir süredir birşeyler yazamıyorum. Futbol dünyası ve Dünya birçok gelişmeye sahne olurken ben herşeyden habersizim şu günlerde. Yakında diyelim de adet yerini bulsun..

3 Mart 2009 Salı

Ah Ulan Yusuf


1952-2009

Kapak Oldu mu?


Maç sırasında sahaya atılan en radikal cismin 'domuz kafası' olduğunu zannederdim. Artık 'jant kapağı' olarak değiştiriyorum bu fikrimi. Yayıncı kuruluşun İnönü'de sesini kıstığı küfürlerin 100 katı söylendi Ankara tribünlerince. Sanırım ses kısan eleman izinliydi bu gece. Sahaya jant kapağı atılıyorsa küfür edilse ne olur gerçi?

Güzel goller, atılan cant kapağı, sesi kısılmayan küfürler, dışarda olmasına rağmen verilen bir penaltı ve 'Fabian Ernst' maçın özetiydi sanki. Fabian Ernst, Beşiktaş'ın makus talihini değiştirecek bir oyuncu gibi gelmeye başladı bana. Ayrıca Beşiktaş'ta sonradan oyuna giren 3 adamın; Filip Holosko, Eduard Cisse ve Yusuf Şimşek olması da Beşiktaş'ın kadro zenginliğini göstermiyor mu?

İronik olan Ankaraspor lehine tezahürat yapan (gerçi daha Beşiktaş aleyhine yapıldı tezahüratlar) taraftar grubunun aslında Ankaragücü taraftarı olmasıydı. Futbol garip bir oyun gerçekten..

(Foto : hurriyet.com.tr)

1 Mart 2009 Pazar

Inter vs. Roma


Uydu kanallarında yayınlanan Atletico Madrid-Barcelona maçını kaçırdığıma çok üzülmüştüm. Bereket Inter-Roma maçını izledim de biraz 'futbol' gördüm. İtalya Ligi'ni zevksiz bulanlara selam ederim. Çok zevkli ve güzel bir maçtı. Inter kadrosunun ne kadar derin olduğunu gördük bir daha. İbrahimoviç'in olmadığı, haftaiçinde Man.Utd. karşısında çok yorulan Inter, Balotelli'yle başladı maça. İlk yarı 2-0 oldu, 2. yarıda risk aldı Inter. Cambiasso'nun savunmanın ortasında oynadığı Inter 2-1 yaptı oyunu, ilk yarıda kendi taraftarı tarafından ıslıklanan Balotelli'yle. 3-1 oldu, sonra hakem devreye girdi, uyduruk bir penaltıyla 3-2 yaptı. Figo ayağına gelen her topu ezdi, yaptığı ortalar İbrahim Üzülmez-Sabri kıvamındaydı ama Real Madrid günlerinden kalma ortalarından yaptı sonunda, Crespo özlediğimiz kafa gollerinden attı. Yıllardır gol atmıyor gibi geldi bana. 3-3 olduktan sonra Inter maçı alır dedim içimden ama sonlarda golleri ve galibiyeti kaçıran Roma oldu. Inter ligde çok rahat tabi ki. Barcelona gibi keskin bir düşüş yaşasalar bile karşılarında bir Real Madrid yok.
Son olarak, Türkiye'de 'futbol' oynanmadığını bir daha gördük herhalde.