15 Şubat 2010 Pazartesi

Şahan İvedik


'Tuttuğu Balığa Aşık Olan Balıkçı!' gibisinden zeka kokan skeçlerin yer aldığı 'Dikkat Şahan Çıkabilir' programıyla ünlü olmuştu. İlk televizyon deneyimi, TV8 'in yarı-amatör yarışma programı 'Zoka'ydı aslında. Orjinal birşeyler yapınca bir komedyen belli bir hayran kitlesine sahip olur. O da olmuştu. Programı daha fazla izlenir oldu, şimdi 'kendince' bir yarışa girdiği Cem Yılmaz bile ona destek olmak için bir iki skecinde oynamıştı. Programı daha çok izlenince bu sefer daha popüler bir kanala transfer oldu. Standartını bozmuyordu ama ekranda kalıcı olmak için standartı bozmamak yetmiyordu bazen, 'O' artık kendini tekrarlamaya başlıyordu. Aynı karakterlerin aynı tepkilerini aynı esprilerle vermeye başlayınca artık izlememeye başladım kendi adıma. İzleniyor muydu, gerçekten seviliyor muydu, bilmiyorum, reyting ölçüm istatistiklerine bakmayı unutmuştum o sıralar. Sonra, o aynı karakterlerden bir tanesini çıkartıp film yaptı. Aslında tam anlamıyla filmde sayılmaz. Daha doğrusu sinema sayılmaz. Yani porno filmler ne kadar sinemaysa o'da o kadar sinemadır bence. Elbette 'O' porno yapmıyordu, ama insanımızın içindeki kabalığın, utanç verici mizahın, güldürünün değil gülünçlüğün pornosunu yapıyordu. Milyon dolarlar kazanmaya başladı. Reklam filmlerinde oynayarak milyonlarına dolarlar katmaya başladı. İkinci filmin gelmesi Allah'ın emriydi artık. Geldi de nitekim. Aynı bayağılık, aynı ucuzlukla. Porno oynamaya devam ediyordu. Üçüncü filmin gelmesi şaşırtıcı olmazdı, olmadı da.1. ve 2. filmi skeç skeç izledim. Yüzümde acı bir ifadeyle. Hayır, Recep İvedik'e gülmeme karizması değil, gerçekten gülemedim. Hatta bir keresinde, gülmeye çok ihtiyacımın olduğu, en basit espriye bile yerlere yatıp anırarak gülme zavallılığındayken izledim, o zaman bile gülmedim. 3. filmi izlemedim. İzlemeyeceğimde. Çünkü insanların, yanımda, onun esprilerini üstüne üstlük ses tonunu ve aksanı taklit ederek tekrarlamaları bende o platformdan derhal kaçma veyahut konuyu acilen değiştirme arzusundan başka bir duygu yaratmıyor. Yere düşen adama gülünür mü, yoksa gülene kızılır ve düşene yardım mı edilir? Ben yere düşene yardım ettiğim ve gülene kızdığım hatta gülenden nefret ettiğim için, 3. filmi izlemeyeceğim. Nasrettin Hoca'nın soyundan gelen, onunla aynı coğrafyada yaşayan insanların güleceği şeyler, bir insanın osurması mıdır? Şahan Gökbakar'ın, Recep İvedik filmlerinde herhangi ironik bir mesaj vermeye veya Recep İvedikvari insanları eleştirdiğini zannetmiyorum. Muhtemelen şu anda evinde dolarlarını sayıyordur, klasik müzik eşliğinde. Çünkü bu işler böyledir. Bu ülke yıllarca Avrupa Yakası gibi saçma sapan bir diziyi komik buldu, onu zirveye yerleştirdi. Recep İvedik'i zirveye yerleştirmiş çok mu?..

100


100. kayıt. 1,5 senede 100 kayıt oldukça az gibi görünmekle beraber, vakit darlığı ve yaşanan şehirlerin geçici olarak değişmesinin verdiği istikrarsızlık, 100 rakamını daha bir anlamlı kılıyor.