
Son yıllarda Avrupa futbolunda temponun artması, oyunun hızlanması, maç trafiğinin de artması sonucu, kupa organizasyonları biraz 2. plana atılmış durumda. Bu sadece bizde değil, İngiltere, İtalya, Almanya, İspanya gibi ülkelerde de benzer durumda. Özellikle ilk turlarda büyük takımlar yedek ağırlıklı kadrolarıyla çıkıyorlar eğer bir kazaya uğramazlarsa, finale yakın dönemlerde işe sarılıyorlar.
Ancak diğer taraftan baktığınızda, kupa her zaman prestijli bir olgudur bence. Özellikle Avrupa kupası alma olasılığının çok düşük olduğu Türkiye gibi ülkelerde, kazanılabilecek 2 büyük başarıdan 2. 'sidir hiç şüphesiz. Ayrıca, hepsinden önemlisi Avrupa kupalarına gitmenin en kısa yoludur. Tabi ki ön eleme oynamadan.
Büyük umutlarla başlanıp, hayalkırıklıklarıyla bezenmiş bir sezonun ardından, bir kupa şampiyonluğu geçmişin bütün izlerini silebilir, yeni sezona umutla bakmayı sağlayabilir. Tıpkı, dün akşamdan bu yana Beşiktaş'ta olduğu gibi. Maçın analizine falan takılmayacağım, maçın fotoğrafı bence, penaltılar sırasında, heyecandan tırnaklarını yiyen Ricardo Quaresma 'ydı. Penaltı atmamasının sebebi bence sakatlığı falan değil tamamen aşırı heyecanıydı. Bence bu kupayı takımda oynayan futbolculardan hiçbiri Quaresma kadar istememiştir. Dünkü istekli oyunuyla da bunu bir defa daha kanıtlamıştır bence..

İstanbul Belediye ise taraftar grubunu genişlettiği taktirde, daha sevimli bir takım haline gelecek. Ancak, 80.000 kişilik statta 300 kişiye oynadığı her maç daha bir soğuk, daha bir çekilmez takım oluyor Belediye..
Forlan, Hamit, Maicon (!), Kaka (!), yeni sezonda kim gelir, kim gider, onları da ilerki zamanlarda tartışalım.
(Fotoğraflar, hurriyet.com.tr 'den alınmıştır)