25 Aralık 2010 Cumartesi

Beşiktaş'ın Portekiz Açılımı

Beşiktaş'ta Q7 ile başlayan Portekizli futbolcu süreci, 3 yeni transferle şenliğe dönüştü. Portekiz dışında, bu kadar çok Portekizli futbolcunun olduğu başka takımda yoktur herhalde Dünya'da.
Olaya iki açıdan bakmak gerekli. Birincisi, Simao, Almeida ve Fernandes kağıt üzerinde Beşiktaş'a faydalı olabilecek kapasitede futbolcular. Özellikle Simao, ciddi kariyeriyle, 'yıldız' transferi olarak nitelendirilebilir. Almeida, biraz durgun ve inişli-çıkışlı kariyerini son 1,5 yılda oldukça düzeltti. Üst düzey ligler hesaba alındığında bu senenin en formda golcüleri arasında şu anda. Fernandes ise, büyük bir yıldız olacağı düşünülen, 2 sene önce 18 milyon Euro gibi devasa bir bonservis bedeli karşılığında transfer olmuş, ancak uzun süreli yaşadığı 2 sakatlık yüzünden, büyük patlamayı yapamamış bir futbolcu. Her biri Portekiz Milli Takımı gibi saygın bir milli takımda oynuyorlar düzenli olarak. Her biri Avrupa'nın elit liglerinin önemli takımlarından (Atl. Madrid, Valencia, Werder Bremen) gelmiş ve sezonun ilk yarısında takımlarında düzenli olarak oynayan futbolcular.
Q7 ve Guti gibi iki yıldızla beraber, Beşiktaş'ın hücum gücünün daha verimli olacağını düşünmek için kahin olmaya gerek yok.
Ancak, bir de madalyonun öteki tarafı var. Portekizliler, Avrupa futbolunun haşarı çocukları genelde. Yapı olarak, Brezilyalılara oldukça benzeyen karakterdeler. Yani, kolay gruplaşan, şahsi disiplinleri biraz sıkıntılı olan futbolcular. O sebepten, işte Schuster faktörü burada önemli bir kriter. Yani, taktiksel olarak değil de, anlayış olarak bu futbolculardan yararlanmak, bunun yanında, büyük bir yıldız ve ego olan Guti'nin motivasyonunu üst düzeyde tutmak, bu takımın gerçek sahipleri, İ.Üzülmez, Ernst, İ.Toraman gibi isimleri de küstürmemek gerekli. Bunu yaparsa zaten Beşiktaş, 4-4-2, 3-5-2 falan önemli değil. İşler kendiliğinden yürür zaten. Kısacası bu, Beşiktaş'ın veya Schuster'in ateşle imtihanı..

Hiç yorum yok: