23 Kasım 2009 Pazartesi

Matteo Ferrari

Uzun zamandır yazmak istiyordum, bugüne kısmetmiş artık. Daha önceki yazılarımda, Fabian Ernst'in, Beşiktaş'ın oyun karakterini, yıllardır hüküm süren gamsız ve istikrarsız oyuncu profilini nasıl değiştirdiğinden, kötü düzene uymaktansa, Beşiktaş'ta yeni bir düzene önderlik ettiğinden bahsetmiştim. Aslında aynı yazıları 'kopyala-yapıştır' yaparak Ferrari içinde yazabilirim. Sadece özneleri değiştirerek.


Bir kere kabul edelim ki, Dünya'da savunma futbolunun en bilinçli oynandığı ülke İtalya. Bu yüzden yıllar yılı en iyi savunma oyuncuları arasında hep İtalyanlar bulunur. Geniş kitleler tarafından kabul görmüş olan önerme 'Savunmacı İtalyan olsun çamurdan olsun' bence de çok doğru. Beşiktaş tarihinin ilk italyan futbolcusu 'Federico Guinti'nin 1,5 sezonda nasıl derin ve güzel izler bıraktığını düşünürsek, ayrıca kariyerinin önemli bir kısmını İtalya'da geçirmiş, Carlos Zago'nun da Türkiye'ye gelmiş en sıradışı savunma adamı olduğunu hatırlarsak Ferrari'nin vasat bir futbolcu çıkma ihtimali de gayet düşüktü zaten.


Kariyerinin neredeyse tamamını Seria A 'da geçirmiş, Inter, Roma gibi üst düzey takımlarda oynamış, geçen senenin flaş takımı 'Genoa'da neredeyse sezonun tamamında ilk 11 oynamış, hatırı sayılır sayıda İtalya Milli Takımı'nda oynamış bir futbolcunun Türkiye için teorik açıdan da çok yeterli bir savunma adamı olduğunu düşünmek için kahin olmaya gerek yoktu zaten. Nitekim teoriler pratiğe dökülünce de yanıltmadı insanları. Ferrari, oynadığı her maçta fark yaratıyor, riske girmiyor, havadan ve yerden geçit vermiyor, hakemle ve rakiplerle oynamıyor, takım arkadaşlarıyla fazla yüz göz olmuyor ve özellikle pozisyon bilgisiyle genç stoperlere ders veriyor. Şampiyonlar Ligi'nde biraz daha başarılı bir Beşiktaş olsa, milli takımına tekrar seçilme ihtimali vardı bence. Belki Nouma gibi taraftarın taptığı bir adam değil ama şimdiden gelecek yıllar için iz bırakacak bir adam olacaktır Matteo Ferrari.

1 yorum:

barfilozofu dedi ki...

Her Ferrari yazısında Hacı murata binen Mehmetim aklıma gelir...